top of page
Ara
Gamze Sisik

Yeni yolculuğum: Yol-Kat

Hollanda’ya ilk geldiğimde hiç bilmiyordum nasıl bir yolculuğa çıktığımı. Hayatımda ilk defa başka bir şehirde, başka bir yerde (hatta başka bir evde desem yeridir) ilk defa ailemden bu kadar uzak ve yalnız bir yaşama adım atmıştım. Eşim vardı elbet ama kalabalık bir ailenin içinde büyüyen bana göre bu yalnızlıktı. Hem heyecanlandırıyor hem ürkütüyordu. İlk zamanlar daha çok heyecan ve coşkuyla geçmişti tabii. Avrupa’daydık. Gezecek görecek yapılacak çok şey vardı. Sürekli misafirim oluyordu gelen gidenden korkmaya, düşünmeye ya da endişelenmeye vakit kalmıyordu. Tabii sonra zamanla bu tempo düştü. :) Artık biraz daha kendimle kalma zamanları gelmişti. Gelen giden azalmış, yakında görülecek yapılacak şeyler azalmış, eşimin işleri yoğunlaşmış ve ben evimde kendimle kalakalmıştım. Bir takım işler yapıyor, girişimlerde bulunuyor, bazen kazanıyor bazen kazanmıyor ama kendimi meşgul tutmanın bir yolunu buluyordum. Hiçbir şey olmasa problemler, dertler, sıkıntılar yaratıyor onları konuşup, onlarla uğraşarak dolduruyordum vaktimi, günlerimi… “Gerçek” diyebileceğimiz problemlerim de olmadı değil bu süreçte. Hem özel hem ailevi hem maddi hem fiziksel. Ne ararsanız. :)

Nedir bu gerçek derseniz? Bugün baktığım yerden kendi yarattığım gerçeklik, kendi bilincimin, düşüncelerimin dünyaya yansıması diyebilirim gönül rahatlığıyla. Hem ne bilincimizin yansıması değil ki?


İşte bu zamanlarıma en çok şahit olan, derdimi dinleyen, yalnızlığımı bir nebze unutturan canım Nilgün oldu. Yolumuzun kesiştiği ilk günden itibaren beraber bir yolculuğa çıkıyormuş gibi hissediyor ama tam ne olduğunu kestiremiyordum. Her buluşmamız saatler sürüyor, konuştukça yaralarımız ortaya dökülüyor kendimizi hem savunmasız hem güçlü hissediyorduk. (Yani ben öyleydim en azından onun adına konuşmuş olmayayım şimdi:) )

Özetle burada geçirdiğim zor zamanlarımın en büyük destekçisi oldu. Her başım sıkıştığında elimden tutan oldu.


Ve o başımın en sıkıştığı anda ise Yasemin çıkıverdi karşıma. Ablamın desteğini en özlediğim hissetmek istediğim zamanlarda hayat ablamla aynı isimde birini çıkardı karşıma. Bu bir tesadüf değildi. Tam olarak ablam gibi bazen kızarak bazen destekleyerek ama hep yanımda olduğunu hissettirerek o sıkışık zamandan tuttu çıkarttı beni. Kendi yolculuğuma başlamama hatta doğrusu bir tokatla bu yolculuğa uyanmama vesile oldu. İyi ki oldu, iyi ki yedim o tokatı yoksa hayattan daha çoook tokat yemeye devam edecektim o kafayla. :)



Gel zaman git zaman Nilgün de ben de Yasemin de hem benzer hem çok farklı yollardan yolculuklardan geçtik. Bazı yolları beraber, bazılarını yalnız yürüdük ama bu yolculuklardan hep kendimizi seçerek, kendi sorumluluklarımızı alarak geçtik, geçiyoruz. Şimdi ise bütün bu yolculukları, deneyimleri, bu yolda kendimize, başkalarına, birbirimize, bütüne kattıklarımızı sunma, paylaşma vakti dedik. Paylaştıkça çoğaldığımızı, çoğaldıkça birliği bütünlüğü deneyimlediğimizi ve aslında hepimizin arayışının bu olduğunu kalbimizin en derininde hissettiğimiz için Yol-Kat ile yeni bir yolculuğa yelken açmaya karar verdik. Niyetimiz mucizelerin hepimiz için her an burada yanı başımızda olduğunu hatırlatabilmek ve bolca yol arkadaşı edinmek.

İlk yol arkadaşlığımız acıyı, korkuyu, hüznü paylaşmak için kendiliğinden gelişen “Şifa Çemberi” olmuştu şimdi “Dönüşüm Çemberi” ile devam ediyoruz.


Daha çok planlarımız, hedeflerimiz, hayallerimiz var ama hepsini evrenin mükemmel zamanlaması, suyun akışının doğallığı ve kalbimizin bilgeliği ile hayata geçirmeye niyet ediyoruz. Elimizden gelenin en iyisini yaparak, “biz yaptık sende yapabilirsin” diyerek, yalnız olmadığımızı hatırlayarak…

Diyeceğim o ki; başta Hollanda'da olmak üzere atölyeler, kamplar, eğitimler, buluşmalar, çemberler ve çok daha fazlası yolda.


Takipte kalın, sevgiyle kalın. :)

134 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentarios


bottom of page