Bireyler aileyi, aileler toplumu, toplumlar ülkeleri, ülkeler dünyayı oluşturuyor.
O değişsin, o yapsın, o olsun ya da bir “şu olsunda”, “bir bu geçsinde” demeyi bırak ve sorumluluk al önce sen üzerine düşeni yap sonra bak bakalım önce ailen, çevren sonra içinde bulunduğun toplum değişiyor mu?
Bunu yapmaya başlamak için sorumluluk bilincine davet ediyorum hepimizi ve yardımcı olacağını düşündüğüm bazı sorular bırakıyorum buraya, sana, kendime, bize…
Kalbimden kalbine…
Suçlamak, yargılamak, lanet okumak ve bunun içinde kalman, bunun çoğalmasına hizmet etmen bir seçim. Bu soruları kendine sorman ve dürüstçe cevaplarını araman ve bilinci, farkındalığı, sevgiyi arttırman bir seçim.
Sen yaşamın içinde nasıl davranıyorsun insanlara, doğaya, hayvanlara?
İş yerinde çalışanına, iş arkadaşına, patronuna, çayını getirene, tuvaletini temizleyene, müşterine, tedarikçine nasıl davranıyorsun? Sadece yüzüne karşı değil, içinden kalbinden nasıl davranıyorsun?
Onun zamanının, emeğinin, enerjisinin hakkını veriyor musun?
Takdir ediyor musun? Teşekkür ediyor musun? Her gün “eline sağlık” diyor musun mesela?
Ya da bir işi yaparken çocuğuna yaklaştığın özenle yaklaşıyor musun o işe?
Aşk ile yapıyor musun o işi, o görevi?
Dikkat ediyor musun ağzından çıkan söze?
Dikkat ediyor musun bir şey üretirken doğaya, suya, taşa?
Her seferinde hatırlıyor musun yaşamın içindeki canlı, cansız varlıkları gözetmeyi?
Pişirdiğin yemekten, kullandığın suya, sarf ettiğin enerjiye dikkat ediyor musun mesela? Kullandığın materyallere, attığın çöplere… Yoksa kendi konforuna göre mi davranıyorsun? Çöpünü bilinçli atmak için 2 dakika yürüyebilirken “kim uğraşacak şimdi?”, “ben mi kurtaracağım, ben mi değiştireceğim, noolcak yaa” mı diyorsun?
Kolayca, kısa yoldan mı yapıyorsun yaptığın şeyi? Her bir anına özen ve saygı göstererek mi?
Bir eserin, bir tasarımın, bir emeğin üstünden kazanarak mı yapıyorsun işini yoksa kendi özgünlüğünle, otantikliğinle mi?
Sahi sen keşfettin mi kendi otantikliğini, biricik, eşsiz insanlara sunabileceğin hediyeni?
Bir şeyi ucuza mal edip o emeğin üzerinde çok ve kolay para, ün, şan, şöhret kazanma peşinde misin? Yoksa bir olduğun kişilerle elele birlikte yükselme, birlikte keyfini sürme mi? Kendin için mi çalışıyorsun kendi yapacağın mal mülk mü derdin? Senin çocuğun iyi olsun, sağlıklı olsun, senin ailen rahat etsin sen geleceğini bilmediğin yaşlılığını mı garanti alma peşinde misin? Evrene, bütüne, insanlığa hizmet mi derdin?
Sahi sen nasıl davranıyorsun evinde eşine, çocuğuna, aile bireylerine?
Çocuğun hata yaptığında nasıl yaklaşıyorsun ona? Başka birinin hatasına da “onun da birinin çocuğu olduğunu” düşünerek aynı özen ve şefkatle yaklaşabiliyor musun?
Bir sokak hayvanına nasıl davranıyorsun peki? Sana bir zarar verdiğinde ne oluyor yaklaşımın?
Peki patronun, arkadaşın, eşin sana zarar verecek bir davranış sergilediğinde nasıl davranıyorsun? Sokak hayvanına gösterdiğin hoyratlıkla mı yoksa o zaman hatırlıyor musun hoşgörüyü, anlayışı, sağduyuyu?
Kendini suçlaman, yargılaman, eksik görmen için değil sorman, sorgulaman, farkına varman, bebek adımları ile değişimin, dönüşümün, uyanışın bir parçası olmak için bu sorular. Şimdi şu an seçebilirsin kim olduğunu, neyi çoğaltacağını, neye hizmet edeceğini.
Senden başlayacak değişim hatırla. Sen hatırlarsan, hatırlanacak. Benim yaptığım sana, senin yaptığın bana iyi gelecek güven. Ya birlikte çıkacağız ya birlikte çıkacağız. Başka yolu yok. “Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklemek aptallıktır.” Demiş Albert Einstein. Haydi artık farklı bir şey yap! Düşünmediğin şekilde düşün, sana bahşedilmiş bu düşünme yetini kullan sonuna kadar. Sorgulamadıklarını sorgula, yapmadığın bir şey yap, atmadığın bir adımı at, göstermediğin bir yaklaşımı sergile, yargıyı suçlamayı toplum olarak bol keseden yaptık yapıyoruz sen bu sefer bunu değil anlamayı sarıp sarmalamayı kapsamayı dene.
Hatırla Halil Cibran’ın sözlerini: “ Günler ve geceler bahşedilmeye değer bulunmuş olan, sizin vereceğiniz başka her şeye de layıktır kuşkusuz. Hem hayat ummanından içmeyi hak etmiş olan, sizin küçük derenizden tasını doldurmayı da hak eder elbet.”
Sevgiyle,
Comments